Radyolojik tetkikleriniz esnasında memede endişe uyandıran bir lezyon (anormal doku/kitle/kireçlenme) bulunursa doktorunuz biyopsi önerebilecektir. Tanı için lezyondan doku örneği alınması, tümüyle ya da kısmi olarak çıkarılması gerekmektedir. Biyopsi, lezyonun doğası (benign-iyi huylu, kanser olmayan ya da malign-kötü huylu, kanser) hakkında bilgi sahibi olmanın tek yoludur.
Meme biyopsilerinin %70-80 kadarı benign bir tanı ile sonuçlanır. Bu gereksiz biyopsi yapılıyor anlamına gelmemektedir. Meme hastalıklarında tüm dünyanın kabul ettiği gerçek, erken tanının hayat kurtarıcı olduğudur. Bu nedenle kötü huylu olma ihtimali %5-10 olan lezyonlar bile biyopsi ile değerlendirilmektedir. Her biyopsi fiziksel ve ruhsal travma yaratır. Bu nedenle, meme biyopsisi hasta için en konforlu ve güvenli şekilde doğru lezyondan ve görüntüleme eşliğinde yapılmalıdır.
Bazı küçük lezyonlarda sadece lezyonun yapısını anlamak için bile iğne ile girilip aspirasyon işlemi yapılabilmektedir. İçi sıvı doluysa basitçe gözardı edebileceğimiz bir lezyon eğer kitle yani beze ya da nodüler bir lezyonsa biyopsi ile örnek almak gerekebilmektedir. Bu tip lezyonlarda öncelikle ince iğne ile aspirasyon yapılmaktadır. Lezyon kistik yapıda ise alınan materyal patolog tarafından değerlendirilmekte ve işlem sonladırılmaktadır. Kist değil ise aspirasyona bir süre daha devam edilerek hücre alınıp mikroskop altnda incelenmek üzere patoloji laboratuarına gönderilmektedir. Çoğu zaman ince iğne biyopsisi ile kötü huylu kitleler tanınabilmektedir. Şüpheli durumlarda Patolog tru-cut ya da eksizyonel biyopsi isteyebilmektedir. İİAB sonucu iyi huylu geldi ise lezyonun radyolojik görünümü doğrultusunda işlem sonlandırılarak takip yapılabilir. Ya da tru-cut biyopsi ile doku örneği alınıp iyi huylu tanı desteklenebilir. Bu kararlar hastadan hastaya değişebilen kararlardır.
Ayrıca ele gelen ve hastada rahatsızlık (gerilme ağrısı ve kitle gibi) yaratan büyük kistlerin boşaltılmasında ultrasonografi rehberliğinde (görerek) yapılan aspirasyon (boşaltma) çok etkili bir yöntemdir. ‘Kist aspirasyonu’ denen bu işlem sırasında iğne ucunun kistin neresinde olduğu görülerek kistin tümüyle boşaltılması mümkün olmaktadır. Kist aspirasyonu ultrasonografi rehberliğinde yapılmaz ise kistin tümüyle boşaltılması mümkün olamayabilmektedir. Bu nedenle tüm dünyada standart uygulama bu işlemlerin ultrasonografi rehberliğinde yapılmasıdır
Kalın ve kesici iğneler kullanılarak yapılır. Tru-cut(core) biyopsi iğnesi ile memedeki lezyonun değişik yerlerinden ince doku parçaları alınır. Doku örnekleri yaklaşık 2 cm uzunluğunda ve 1 mm kalınlığındadır. Bu doku örnekleriyle kanserli dokunun tipi, derecesi(grade) ve tedavi kararını etkileyecek bazı detaylı bilgiler öğrenilebilmektedir. Bu bilgilerin doğruluk derecesi genellikle cerrahi biyopsidekinden farklı değildir.
Tru-cut(core) biyopsi ile tanı konması, cerrahi girişim sayısının azaltılmasını sağlar. Ancak lezyona ne tür biyopsi uygulanacağı Radyoloji uzmanının ve meme cerrahının önerileri ile hastanın kendisinin vereceği bir karardır. Hasta lezyonun tümüyle çıkartılmasını isteme hakkına sahiptir. Tru-cut(core) biyopside şüpheli lezyon tümüyle çıkarılmaz; sadece onu iyi temsil ettiği düşünülen örnekler alınır. Bu nedenle, eğer lezyonun radyolojik özellikleri çok şüpheli olduğu halde Tru-cut(core) biyopsi sonucu benign (iyi huylu) gelirse tanının kesinleştirilmesi için cerrahi biyopsi yapılması gereği ortaya çıkabilir.
Tru-cut(core) biyopside de ultrasonografi rehberliğinde yapılan işlem, el yordamıyla yapılan işleme tercih edilir çünkü lezyonun farklı bölgeleri farklı özellikler taşıyabilir ve lezyonun sonografik olarak farklı bölgelerinden alınan doku örnekleri hastalığı çok daha iyi temsil eder.
Yalnız ele gelmeyen lezyonlarda değil, elle rahatlıkla hissedilen lezyonlarda da Tru-cut(core) biyopsi işleminin ultrasonografi kılavuzluğunda yapılması tercih edilmelidir.
Şüpheli lezyon ele gelmiyorsa ve cerrahi biyopsiye karar verilmişse, biyopsinin doğru yerden yapılmasını ve minimum doku çıkarılmasını sağlamak için cerraha kılavuzluk etmek gerekmektedir. İki basamaklı bir girişimdir. İlk basamak, lezyonun radyolojik görüntüleme yöntemi yardımıyla tel ile işaretlenmesidir. Bu basamak radyolog tarafından yapılır. Lezyon hangi yöntem ile (mamografi ya da ultrasonografi) en iyi görülüyorsa o yöntem kılavuzluğunda işaretlenmesi tercih edilir. Lezyon işaretlendikten sonra hasta cerrahiye yollanır. Cerrah, teli kılavuz olarak kullanarak lezyona ulaşır ve çevresinden bir miktar normal doku ile birlikte çıkarır.
Genellikle az miktarda normal doku çıkarılması tercih edilir ama bazen çeşitli nedenlerle daha geniş bir doku parçasının çıkarılması da gerekebilir.
Bir çeşit Tru-cut(core) biyopsi tekniği olmakla birlikte iğnenin doku parçası alma yeteneği vakum uygulaması sayesinde ciddi şekilde arttırılmıştır. Böylece doku incelemesi için Tru-cut(core) biyopsidekinden daha kaliteli örnekler elde edilir, bu da tanının güvenilirliğini arttırır. Tru-cut(core) biyopside olduğu gibi, hasta aktif hayatına derhal ve konforlu bir şekilde döner. Vakumlu biyopside amaç lezyonun tümünü almak değildir ama çok küçük lezyonlar bazen tümüyle çıkarılır. Böyle durumlarda biyopsi tanısı kanser çıkarsa tekrar rahatlıkla bulunabilsin diye memedeki yerine metalik bir işaret yerleştirilir. Lezyon tümüyle çıkarılmamışsa ve radyolojik özellikleri çok şüpheli olduğu halde biyopsi sonucu benign gelmişse cerrahi biyopsi ile tanının kesinleştirilmesi gereği ortaya çıkabilir. Ancak bu olasılık Tru-cut(core) biyopsidekine göre çok daha azdır çünkü vakum biyopside Tru-cut(core) biyopsidekine göre çok daha fazla doku çıkarılabilmektedir, bu nedenle doğru yerden alındıysa tanının güvenilirliği son derece yüksektir.
Radyolojik tetkikler şüpheli bir lezyona işaret ediyorsa ve lezyon rahatlıkla ele geliyorsa meme cerrahı cerrahi biyopsi önerebilir. Cerrahi biyopsi genelde genel anestezi altında bazende lokal anestezi ile yapılan cerrahi bir işlemdir. En kesin biyopsi yöntemidir ancak günümüz modern tıbbında yerini diğer biyopsi yöntemlerine terk etmeye başlamıştır.